18 Haziran 2008 Çarşamba

pertev




öss dediğin tuhaf şey. bitince insan boşluğa düşüyor. günlerdir ikili kanepeyle aramda sıcak bir bağ oluştu. neyse ki yarın tatile gidiyoruz da bavul bahanesine biraz ayaklandım. bir de ördeği kuğuluya bırakmak zorundayım evde bir hüzün havası.



sınava gelecek olursak iyi diyelim iyi olsun. daha iyi olabilirdi tabi ama olduğu kadar artık. bende de böyle bir umursamazlık bir aymazlık... kendimi tanıyamaz haldeyim. o değil de ben bütün yıl integral çalıştım, organik çalıştım, asit baz çalıştım bilsem çalışmazdım. o ne sorulardı öyle ya. insan biraz zor sorar da yaptığımıza sevinir, tatmin oluruz sınavın ortasında. gerçi karmaşık sayılara da hiç çalışmadım biliyorum diye sonra avcumu yaladım. böyle de mal bi sınav işte. aman geçti bitti ya.

ha bu arada sınavdan önceki gece yine hiç uyuyamadım. üstelik o kadar gezip dolaşmama rağmen. abuk sabuk kabuslar gördüm. rüyamda "var mısın yok musun?" öss ile birleşiyomuş. kutulardan da para değil A -B -C-D-E çıkıyomuş. "kutumda E var hissediyorum" filan diyenler öldürdü beni sabaha kadar. biran önce VARIM deyip yarışmadan çekilmek istedim, olmadı tabi.






yapmam gereken çok şey var aslında. ama önce kitaplarımı torlayıp toplayıp çağdaş yaşamı destekleme derneği' nin kampanyasına göndericem. zaten çoğu boş olduğu için baya yararlı olacaktır.



şu an pertev bana bakıyor, ben pertev' e bakıyorum. normalde her sabah ötüp durur. yemek ister. ama bu sabah gıkını bile çıkarmadı zavallım. anladı tabi gideceğini. melül melül bakışları.


bu arada öss sabahı iki kaplumbağam da öldü. ne kadar şanslı bir insanım çok belli dimi! düztabanım ben zaten.

5 Haziran 2008 Perşembe

derdime bir çare

sayıştay neyi sayar?
sakıp sabancı para sayar. para sayar da para sayar.
1s2 2s2 2p6 3s2 3p6 4s2 3d10 4p6 5s2

sibel can/ can sibel/ can can/ sibel sibel.

haydar paşa lisesinin nankör kantincisi rabiyanın cesedini fırlatalı aylar oldu yahu. zengin pablo cariyesine sandık aldı bile.


zihnimde bin çeşit formül var. o bin çeşit formülün bin çeşit çağrışımı var. o kadar çok ki çağrışımları hatırlayıp kendisini unutuyorum.
mavi küba var mesela. mV/qB bu bişeyin yarı çapıydı ama neyin? neyin neyin neyin? sınavda ben bunu hatırlamaya çalışırken çağrıiımlar birbirini çağırıyor ve beni kübaya götürüyor. kübada olmak vardı azizim diyorum. önümden sorular geçiyor ben kendimi okyanuslarda görüyorum. böyle berbat hallerdeyim. filmin en heyecanlı yerinde hayallere dalıp zaman kaybeden kız tadındayım. tadından yenmiyor yani, o derece.

sabahları kahvaltı yaparken kadın programları en büyük destekçim. çünkü hepsinde birer rehberlik uzmanı, hepsinde birer diyetisyen. öss öncesi bunu yiyin, şunu için, şunu kusun filan diyolar. umut fakirin ekmeği tabi. dikkatle dinliyoruz hepsini.

sınav yerim: gazi üniversitesi. geçen yıl da ordaydım. konuya vakıfım. gittim, gördüm, gezdim. bütün amfi gayet normal ama benim sıram kırık. olmasa şaşardım zaten. kader, kısmet.

bu arada köpek gitti. gitmek zorunda kaldı. hala bizim ama uzak diyarlarda bekçilik yapmakta. onun acısı dinsin diye ördek aldım. öyle şapşal bir halde ki hayvanlarla arası iyi olmayan babam bile gece gündüz peşinde koşturur oldu. çok zahmetsiz, çok şirin, çok inanılmaz. büyüyünce eve kümes yapcak halimiz olmadığından kuğulu parka törenle bırakılması uygun görüldü. gelmek isteyenleri bekleriz.

sınavda ağzıma takılan şarkılardan şikayetçiyim bir de son gün uyuyamıyorum. bir önerisi olan, "ben yaptım sen de yap" diyen varsa yazsın nolur. sınavdan bir gün önce gelip kontrol edicem.