3 Aralık 2007 Pazartesi

gün 10

üzerime bir uyuşukluk, bir miskinlik düştü ki sormayın gitsin!
hadi ders çalışmaktan filan geçtim de msn' e girmeye bile üşenir bir insan haline geldim. bütün bu ertelemelerim sonucunda ise uyuduğum uykulardan hiçbir şey anlamamaya başladım. çünkü tüm bu ertelenmişler beni pişmanlıklara itiyor, pişmanlıklar ise daha büyük pişmanlıklara...

geçen gün biyoloji dersinde bakterileri filan işliyoruz. ben cahilliğimin zirvelerinde bakterilerin ne kadar ezik olduğunu düşünürken, özge' den gelen yanıtla kendime geliyorum. bir kere bu bakteriler çok evrimleşmiş canlılarmış. kısa sür içinde tonlarca ve tonlarca üreyebiliyorlarmış. tabi kendi atıkları içinde ölmeselermiş. ama bunun dışında endospor dediğimiz bir olay var ki ben bunu hayat felsefem haline getirdim. adamlar ortamı beğenmediklerinde kendilerini korumaya alıyorlar, dış ortamdan soyutluyorlar. bir nevi kış uykusu yani. işin güzel tarafı istedikleri kadar böylece kalıp, sonra istedikleri yerden devam ediyorlar hayatlarına. ah nasıl özendim, nasıl kıskandım bilemezsiniz. bugünlerde tam da ihtiyacım olan şey endospor oluşturup içinde dinlenmek. yıllar yılı "keşke ot olsam, bütün bu saçmalıklardan kurtulsam, en azından fotosentez yapıp doğaya katkıda bulunsam..." diyen ben; şimdilerde kemosentetik bir bakteri olmak istiyorum. sentezse sentez işte. biri foto biri kemo. benim için fark yazmaz.

neyse efendim bütün bunların yanında. şu an durumumu yükseltemiyorsam en azından stabil tutmayı başarmalıyım. çünkü bayramda istanbuldayım ve kuvvetle muhtemel bu şehir bana yine güç verecek. bayrama daha 16 gün olduğunu hesap edersek, bu günlerimi stresten uzaklaşma metodlarını deneyerek geçirmeyi planlıyorum. önümde 2 tiyatro ve 1 programı ayrıca da hergün spor salonunun yolunu tutmak gibi düşüncelerim var. madem ruhsal olarak yorgunum; ruhumu özgür bırakıp biraz da bedenimi yormaya karar verdim.

şimdilik bu kadar.
günler günlerin ardından seni unutmak mecburiyetindeyim...

Hiç yorum yok: