22 Ocak 2008 Salı

They tried to make me go to rehab

-başarısızlıklarımın yegane sebebi çalışmıyor olmam. peki çalışmamamın yegane sebebi nedir a dostlar?

- konuların zerre kadar ilgini çekmemesi olabilir mi didem?

-gayet tabi!

söyleyiniz bana; saç telinin kalınlığını ölçen hava kaması adlı şahane eser üzerine mi yüzlerce soru çözeyim yoksa karbonun yaptığı ve benim gözümle görmeksizin beynimde canlandırmaya çalıştığım hibritleşmeler üzerine mi? bir değil iki değil böyle onlarca konu var ve aradaki istisnalar dışında hiçbirinden uzun vadede verim alabileceğimi düşünmüyorum. belki bu söylediklerim parabol öğrenen çocucuğun "bakkala gidince bu bi işimize yaramıycak ama hocaaam" isyanına özdeş ama artık bende de tüm bu saçmalıklara boşuna yoracak nöron kalmadı. öğrendiğimiz herşeyi geçici belleğe alıp, öss' den sonra unutmak üzere programlandık mı biz bunca zaman? nası olsa "akşam gene yatıcam" deyip yatağı toplamamak gibi bir durum belki ama isyanım var işte, anlayınız.

hadi fizik, biyoloji filan yine daha somut daha mantıklı şeyler ama kimya tamamen saçmalık saçması. olasılıklar, varsayımlar ve farklı bakış açıları üzerine kurulmuş bir bilim ya da bize öyle yansıtılıyor. hani ne kadar sevmeye çalışırsam çalışayım sevemiyorum. maddemiz, dünyamız gözüyle bakıyorum olmuyor. "aman tanrım ne kadar mucizeviii" diyorum olmuyor. bu müfredat, bu sistem içimden bütün kimya sevgisini koparıp alıyor.

insan yaptığı şeyleri sever, sevdiği şeyleri de yapar zaten. hani biraz sebat dolu bir insan olsam yapıp severim belki ama artık durumu böylece kabullenmiş durumdayım. içinde kimya olmayan bir bölüm istiyorum ve zaten bulduğum bölüm de aynen öyle. tabi bu bölüme girebilmek için kimya yapabilmem gerekiyor ki bundan hiç bahsetmiyorum.




buyrunuz hava kaması



8 yorum:

Eski defter dedi ki...

Konuş konuş milyonların düşüncelerine tercüman oluyorsun :)

Bendeki tembellik de bu sıralar en yüksek düzeyinde. Sakallarım bir arşını aştı kesecem ama kim kesecek diyorum - Görenler artık insan sıfatını terk ettiğimi söylüyor ;) -. Keşke fotosentez yapabilseydim o zaman hiç yerimden kalmama gerek kalmazdı ;) Gerçi bu gidişle ben pc başına kök salacam.

dide dedi ki...

neyse tatil geldi zaten toparlarız biraz. zaten bu gidişle ya vezir ya rezil durumlarındayız. aslında karaciğerimizde klorofil varmış. fotosentez yapabiliyo muydu ama hatırlamıyorum. ama ışık yok nası yapsın yapamaz bence.
bu arada keşke tüm eski yorumlarını silmeseydin. çöplük gibi olmuş. bunları da sileceksen söyle de bari ben altına yorum yapmayım.

Eski defter dedi ki...

Öbür yorumlar için özür dilerim. Bütün sitelerdekileri sildim. Karakteri öldürdüm yani.

;) Buraya gelince yok silmem fark ettim ben öyle sanal karakter olamam ;) Bu kanlı canlı benim blog adresim. Ayrıca o blogumu kapanacak olursa ben ya net ortamını bırakmıştırım ya da dünya değiştirmiş. O durumda istesem de - öbür dünyadayken bir şey istemek ilginç oldu - silemem yani ;)

Hüma dedi ki...

şimdi cok "mottosal" olacak ama, asıl büyüyüp de, bi dışarı atılınca, yapmayı istedigin seylerin icinde bile ne kadar daha gereksiz seyler oldugunu görüceksin.

ben simdi diyorum ki (yine mottosal ve arabeskce)keske, lisede olsaydım, üni sınavına calısıyo olsaydım. ki benim icin bi kabustu. hikayem de cok enteresan bi ara anlatırım.

şuanı gelecek için geçirme. gelecek için ugras tabi ama, şuanı kaçırma. ikisi farklı seyler, herzaman karıstırsak da...

neyse, ben cok kabus bir moddayım. daha umut verici olamadım.

özetle, üniversite hicbisey demek diil. hicbisey bitmiyo...

sevgiler.

dide dedi ki...

hikayeni çok merak ettim cidden. aslında bu dediğinden uzun süre korktum. yapmak istediğim şeyin ilerde anlamsız gelmesinden, onun bile ilgimi çekmemesinden hep korktum. ama şuna karar verdim sonunda; yaptıklarımdan değil yapamadıklarımdan pişman olan bir insanım ben. gerçi birşeyleri yaptığım takdirde diğerlerini zaten kaçırmış olacağım ama aklıma şuan daha iyi bir yol da gelmiyor.
şuanı kaçırmamak konusunda ise hayli başarısızım. formülü nedir?

Hüma dedi ki...

yapmak istediğin şeye doğru gideceksin tabi. onun için uğraşıcaksın. hatta didiniceksin. bu bir kesin. ama şunu aklında tutucaksın, o şey gerçekleşince de asla senin hayalini kurduğun şey olmicak; bütün istemediğin şeylerden temizlenmiş, tam istediğin gibi bisey olmicak. onda da daha daha garip seyler olucak.

şuanı gelecek için yaşamaman gerekir. şuan şuan gelecekse gelecektir. ikisi farklı şeyler. geleceğin için tabi ki ugrasıcaksın da, günler geçsin bir üniversite kazanıyım benim şuanım o demiceksin.

hepimizin (ben de dahil tabi) yaptığı şey bu. başka bişeye bakıp, başka bişeyin hayalini kurmak bu. hani bi sevgilin vardır, onun değişmesini beklersin ya ilişkin düzelsin diye. ama o asla değişmez. halbu ki, sen, o adamı sadece o olduğu için sevsen, senin istediğin şeyleri de yapınca o da artısı olsa? o zaman hiçbi sorun kalmaz. halbu ki mutlu olmayı onun değişimine bağlarsın. bu sürede de, ne adama aşkını yaşarsın, ne mutlu olursun. zaten o da değişmiceginden, sonunda da hiçbi zaferin olmaz:)ayrılırsın, oturur bi de yıllarına ağlarsın.

çok felsefik bir yöne dogru gidiyor bu konusma:) bak vaktin oldugunda mutlaka Siddharta'yı oku, çok güzel anlıcaksın.

ki ben anladım. hala senin gibi yapıyorum ama:) en azından seni uyarıyım.

benim hikayem biraz uzunca. simdi buraya yazmiyim:) ama istersen, sana email atarım.

:)

Hass dedi ki...

allah hibritleştirmesin kimseyi ama elimizden birşey gelmez.kimyayı ben de sevmem,birde müfredatı.

dide dedi ki...

hüma: hemen okuyacağım emin ol. demek istediğini şimdi daha iyi anladım ve nasıl yaparım şuan onu düşünmekteyim. emailini de beklemekteyim (:

hass: hibritleşmeyi ilk seferde anlayabilen çok az insan evladı var zaten. ben bu kadar yıldan sonra tabiki anladım ama anlamam sevmememe engel değil. mifredat kelimesini de ezelden sevmem zaten. ama alternatifi yok.