-başarısızlıklarımın yegane sebebi çalışmıyor olmam. peki çalışmamamın yegane sebebi nedir a dostlar?
- konuların zerre kadar ilgini çekmemesi olabilir mi didem?
-gayet tabi!
söyleyiniz bana; saç telinin kalınlığını ölçen
hava kaması adlı şahane eser üzerine mi yüzlerce soru çözeyim yoksa karbonun yaptığı ve benim gözümle görmeksizin beynimde canlandırmaya çalıştığım
hibritleşmeler üzerine mi? bir değil iki değil böyle onlarca konu var ve aradaki istisnalar dışında hiçbirinden uzun vadede verim alabileceğimi düşünmüyorum. belki bu söylediklerim parabol öğrenen çocucuğun "bakkala gidince bu bi işimize yaramıycak ama hocaaam" isyanına özdeş ama artık bende de tüm bu saçmalıklara boşuna yoracak nöron kalmadı. öğrendiğimiz herşeyi geçici belleğe alıp, öss' den sonra unutmak üzere programlandık mı biz bunca zaman? nası olsa "akşam gene yatıcam" deyip yatağı toplamamak gibi bir durum belki ama isyanım var işte, anlayınız.
hadi fizik, biyoloji filan yine daha somut daha mantıklı şeyler ama kimya tamamen saçmalık saçması. olasılıklar, varsayımlar ve farklı bakış açıları üzerine kurulmuş bir bilim ya da bize öyle yansıtılıyor. hani ne kadar sevmeye çalışırsam çalışayım sevemiyorum.
maddemiz, dünyamız gözüyle bakıyorum olmuyor. "
aman tanrım ne kadar mucizeviii" diyorum olmuyor. bu müfredat, bu sistem içimden bütün kimya sevgisini koparıp alıyor.
insan yaptığı şeyleri sever, sevdiği şeyleri de yapar zaten. hani biraz sebat dolu bir insan olsam yapıp severim belki ama artık durumu böylece kabullenmiş durumdayım. içinde kimya olmayan bir bölüm istiyorum ve zaten bulduğum bölüm de aynen öyle. tabi bu bölüme girebilmek için kimya yapabilmem gerekiyor ki bundan hiç bahsetmiyorum.
buyrunuz hava kaması